22 Ağustos 2015 Cumartesi

Şu feleğin işine bir de Batı'dan bak...

"Şeriat" isteyerek geldiler.
"Demokrasi bizim için bir tramvay gibidir. İstediğimiz durağa gelince inmesini biliriz."
(RTE)
diyerek...
"Cumhuriyet rejimi ömrünü tamamlamıştır. Yıkılmalı ve yeni bir rejim kurulmalıdır."
(ABDullah Gül)
diyerek geldiler.

Şu feleğin işine bakın ki; her ne kadar Cumhuriyet kazanımlarına büyük zararlar vermiş olsalar da, Cumhuriyet'in kudreti karşısında yenik düştüler ve kendilerini Cumhur'un başı olabilmek için yarışırken, hatta bu uğurda birbirlerini sırtlarından bıçaklarken buldular.

Feleğin bugünlerde bir başka oyunu da Kürt milliyetçi siyasetini şekillendiriyor.
HDP için %13 oy almak, bugüne kadar güttüğü siyaseti ve kazanımlarını alt üst etti.
Şöyle ki; .
PKK uzun süre önce (Irak Savaşı ile) Orta Asya gibi bir bölgede devlet otoritesinin olmadığı zaman neler olabileceğini, aşiretler arası çıkar savaşlarının bölgeyi nasıl kana bulayabileceğini gördüğü için bağımsız bir "Kürdistan" hayalini, ABD hamiliğindeki bir özerklik şeklinde revize etmişti.
Bu hayali gerçekleştirmek için ise HDPyi siyasi kanat olarak kullanıyordu.
Bu siyasi anlayış, bugüne kadar azınlık siyaseti yapıyor, AKP ile masaya oturuyor, istediği her şeyi de elde ediyordu.
"Açılım" denen süreçte bir bir adımlar atılıyor,
Dolmabahçe mutabakatı ile PKK'nin tüm istekleri yazılı güvence altına alınıyordu.

Ta ki HDP genel seçimlerde %13 oy alana kadar.
AKP'nin tek başına iktidar olamadığı bir senaryoda "Açılım"ın devam etmesinin mümkünatı yoktu.
Aslında HDP de bunu çok iyi biliyordu.
Demirtaş, Gezi Olayları döneminde AKP'nin köşeye sıkıştığını görmüş, "Gezi'de hükümete bir darbe girişimini gördük" demişti.
Her ne kadar bunu sonradan yalanlasa da kameralar her şeyi çoktan kaydetmişti.
AKP'siz açılımın devam edemeyeceğini çok iyi biliyordu.
(Oysa Gezi Olayları sırasında destek verseler bugün bir AKP'den söz etmiyor olacaktık.)

İşte bu noktada feleğin oyunu Kürt ayrılıkçı siyasetini ve HDP'yi çok ayrı bir konuma getirdi;
HDP bizzat onu destekleyenler tarafından getirildiği noktada bütün kazanımlarını yitirmiş oldu.
Bu ironik bir şekilde Demirtaş tarafından da dillendirildi; "Bizim tek suçumuz %13 oy almak..."

Evet, açılımı bizzat 7 Haziran seçimlerinde HDP'yi destekleyenler bitirmiş oldu.

Peki şimdi ne olacak?
PKK kırsalda ağır darbeler alırken, sırtını PKK'ya ve Kandile yaslayanlar, "Size savaş yaptırmayacağız" gibi İstanbul gençlerinin toz pembe bir dünya hayallerini okşamanın ya da
"Her iki taraf da ellerini tetikten çeksin" gibi ideolojik boşlukta söylemlerin ötesinde ne üretebilecekler?
Aslında bu noktada HDP içerisindeki üç temel fraksiyondan en zayıf olanı yani Demirtaşçılar önem kazanıyor.
Çünkü bugün Demirtaş, PKK tarafından sadece vitrinde oy toplayan bir çocuk olarak kullanılsa da gelecek onun için çok daha farklı gözüküyor.

Bu kısmın üstünü biraz kapalı bırakalım,
bir başka yazıda çok daha detaylandırmak üzere...

Sadece şunu belirtmek gerek; PKK'nın her kaybına, Demirtaş'tan daha çok sevinen birisi yoktur.
Sadece bunu kameralar önünde dillendiremez.
Hatta parti içinde dahi dillendiremez.
Aksi halde zamanı gelince 2. bir Sakine Cansız vakasına kurban gideceğini iyi bilir.
Ancak o doğru zamanı beklemektedir.
Zira Kürt siyasetini PKK'nin ve ABD'nin boyunduruğundan kurtarmak bugün mümkün değildir.
Bu ancak ABD'nin bölgede zayıflaması ve PKK'nin Türkiye'yi tamamen terk etmesiyle mümkündür.
HDP sempatizanları bilmese de, Demirtaş iplerin kimin elinde olduğunu çok iyi bilir.

Zamanında PKK'ya katılmak için dağa çıkmaya çabalayan ancak onu bile beceremeyen bu adamın Türk siyasetindeki yeri gelecekte çok farklı olacak...

Cumhuriyetin kazanımları,
halkların gerçekten kardeş olduğu bu coğrafyada,
terör susup, tozlar yağmurla örtüldüğünde,
bu adama çok daha farklı bir rol biçeçek.
Bunun zamanını ise, bu halkın AKP, HDP, PKK gibi boğazına kadar Amerikan emperyalizminin uşaklığına batmış yapılara karşı nasıl direndiği belirleyecek.

9 Ağustos 2015 Pazar

Neden mi?

Edebiyatla çok ilgilendim.
Nice şairlerin hayatına girip çıktım.
Kimse neden edebiyatla ilgileniyorsun diye sormadı.

Siyasetle çok ilgilendim.
Nice şerefsizler hayatıma girip çıktı.
Herkes neden siyasetle ilgilendiğimi soruyor.

Birileri, senin ve benim değersiz hayatımızı daha da değersiz yapmasın diye...
Umarım şimdi anlamışsındır; edebiyatla neden bu kadar çok ilgilendiğimi.