12 Ocak 2017 Perşembe

Türkiye'nin Geleceğini Öngörmek


Türkiye'nin ve dahası Ortadoğu coğrafyasının geleceğini okumak için, 16., 17.yy Avrupasında Reform dönemlerinde yaşananlara bakmakta fayda var diye düşünüyorum.

Geleceği yaratmak; geçmişi anlamak ve bugünü yaşamakla mümkündür zira.

16. yy’da Kalvinizm ve Lutherizm’in doğuşuna sebebiyet veren koşullara bakıldığında, bugünün Ortadoğu coğrafyasında yaşananların sebepleri arasında ilişki kurulabilir.
Elbette emperyal güç ve çıkar şavaşlarının yarattığı sonuçlar noktasında değildir bu benzerlik.
Bu daha çok, bölge dışı güçlerin amaçlarına, bilerek ya da bilmeyerek hizmet eden bölge içi yapı ve gruplar üzerinde yoğunlaşan bir benzerliktir.

Bu örneği somutlaştıracak olursak; 15 yıllık AKP rejiminin, aydınlanma devrimini tamamlayamamış Cumhuriyet üzerinde yarattığı erezyon, RTE’nin başkanlık ısrarı ve bu uğurda yarattığı baskı, ona sorgusuz itahat edenlerin oluşturduğu inanç ortamı, 16. yy Avrupasındaki Katolik Kilisesi ve onu kontrol edenlerin, ona sorgusuz sualsiz bağlananların durumu ile benzeştirilebilir.

Işte bu noktada 16., 17. yyın Avrupa hayatındaki etkileri ve yaşananları okumak, Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin geleceğini tahmin etmekte oldukça faydalı olacaktır.

15. yyda iyice bağnazlaşan Katolik Kilisesi uygulamaları ve Papalığın yarattığı baskının sonucu olan Martin Luther hareketi ve iç savaşlar, 1555 Almanya Augsburg anlaşmaşı ile son bulmuştu (kısmen).
Fransa ve Roma Imparatorluğu için Protestanlığın kabulü sayılabilecek bu anlaşma, Avrupa’nın diğer ülkeleri için aslında değişimin başlangıcıydı.
17. yy başlarında etkisi iyice artan Reform hareketi, krallıklarla prensler arasında 30 yıl savaşlarına sebebiyet vermişse de bu savaşların temeli Katolikliğe karşı doğan ve bağnaz kurallardan kurtulmuş, dini daha basit ve devlet işlerinden ayrılmış şekilde yaşamayı öngören Protestanlık savaşıydı.
Yani mezhep savaşlarıydı.
Tanıdık değil mi?

17. yy ile Avrupa’ya yayılan mezhep savaşları başta Almanya ve Avusturya olmak üzere birçok Avrupa ülkesini etkiledi.
Bu etkiyi daha somut anlatmak gerekirse; Reform iç savaşlarından önce 21 milyon civarında olan Almanya’nın nüfusu, savaşlardan sonra 13 milyonlara kadar düşmüştür.
30 yıl boyunca süren ve Avrupa’yı kasıp kavuran bu savaşlar, 1648 yılında yapılan Westphalia Anlaşması’yla sona erse de, Papa bu duruma oldukça sinirlendirmişti ve bu antlaşmayı tanımadığını bildirmişti. Bu yeni gelişme her ne kadar papalık tarafından son derece rahatsız edici karşılansa da, Hıristiyanlığın yerini Avrupalılık almaya başlamıştı.
Yani dinde moderniteye geçiş kansz olmamıştı.

Bu noktada, Türkiye ve Ortadoğu için geleceği öngörmek, Avrupa’yı kasıp kavurmuş olan Reform dalgasının günümüz Ortadoğu’sundaki benzeşmelerini ve bunun üzerine Endüstri Devriminden günümüze kökleşen Emperyalizmin etkilerini iyi kavramakla mümkündür.
Sistemin adalet ve hukuk anlayışını giderek taraflaştırması sonucu insanların adalet kavramını göremediği, yaşayamadığı zamanlarda, adaleti kendilerinin sağlama içgudusu harekete geçer.

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmani ve 'Yeni Dünya Düzeni' projesinin mimarlarından Zbigniew Brzezinski’nin şu söylemi oldukça manidar;
Ortadoğu'da dini nefretlerin yol açtığı iç savaşlar; İran'daki aşırılık yanlıları tarafından körüklenen nükleer çatışmalar; Türkiye'de alevlenen ve muhtemelen Rus Ordusu tarafından desteklenen milliyetçi dalganın jeopolitik hedefleri; tüm bu parametrelerin her biri büyük bir bölgesel patlama ihtimalini işaret ediyor.

Not: Tüm bunların yanı sıra, 1. Dünya Savaşı koşullarını ve o dönem Itilaf Devletleri olarak anılan tarafın, doğuda yeni cepheler açmak için iç karışıkıkları nasıl tetiklediğini de iyi okumak gerekiyor.
Zira ABD şu anda tarihinin en büyük askeri sevkiyatını Polonya’ya, (Litvanya, Belerus, Ukrayna hattı sonrası) Rusya sınırına yapıyor.

Not 2: Coca Cola firması, Suriye’de “iç savaş” patlak vermeden tam 1 yıl öncesinde, Suriye’den çekilme kararı almıştı.
2015’ten bu yana, başta HSBC Bankası ve Bosch olmak üzere, hangi markaların Türkiye’den çekilme kararı aldığına bakmak, Zbigniew Brzezinski’nin sözlerini doğrular nitelikte.