19 Ocak 2010 Salı

19.01.2010 Türkiye

Tekel işçileri; 36 gündür Ankara'nın ayazında eylemde...
Doktorlar; "Tam Gün" eylemde...
Eczacılar; eylemde...
Emekliler; kuyrukta...
İstanbullu itfaiyeciler; grevde...
Hrant Dink; unutulmakta...
Abdi İpekçi'yi öldüren, Papa'ya suikast düzenleyen Ağca; Sheraton Otelde...
Basın ordusu; Ağca'nın peşinde...
Komiklik; bunun neresinde?

15 Ocak 2010 Cuma

Bir "Anı"

Gün doğarken ve batarken...
Günler geçerken...

Ve Dünya değişirken...

Twitter,facebook,myspace...

"Yeni Dünya Düzeni" duyguları çürütürken...
"BİZ"den bir şeyler kopup giderken...
Çok eskilerden bir şiir geliyor aklıma.

ANI
"Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak bir şey değil
Apansız geliyor aklıma

Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma

Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma

Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken o dalgınlık da bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma

Nice aşklar, arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur sadece
Davranışınız geliyor aklıma

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak bir şey değil
Çaresiz geliyor aklıma"

Melih Cevdet ANDAY

4 Ocak 2010 Pazartesi

Bir İtiraf...

Bir itirafım var kendime.
İçinde yaşadığım hayata dair...

Gitme isteği var içimde.
Bu düzenden kopup,
hayalimdeki gerçeğe dönme isteği...
Bu sistemin bize sunduğunun dışına çıkma isteği...

Hayır şikayetçi değilim yaşadığım hayattan.
Tam tersine çok memnunum ve mutluyum.
Ailemden, dostlarımdan, işimden, içinde yaşadığım şehirden...
Bu "Big City Life" içerisinde bana yüklenmiş olan 'Karakterden'...

AMA bu benim düşlediğim hayat değil.
Bu sadece bize sunulan düzenin içerisinde kendimize bulduğumuz yerin,
devinimlerimizle şekillenebilmiş hali.
Bu sadece bir yanılsama...
Bu sadece bir yaşam mücadelesi...

ASIL hayat hayalimizdeki...
O hayata, hayallerimdeki yere gitme isteği var.
Tek düzenin, doğanın düzeni olduğu yere gitmek.
Doğaya ait hissetmek ve sadece onu yaşamak.
Lacivert bir ülkede yaşamak.
Hayalimdeki ülkede...


Biz bu düzendeki figüranlarız.
Her geçen günün içerisinde, iyice küçülen rollerimizi yaşıyoruz.
Oysa ben kendi rolümü oynamak istiyorum.
Yüzümdeki maskeden kurtulup,

kendi filmimin başrolünde yaşamak istiyorum.
Mavilikler içerisinde boğulmak istiyorum.

Kim bilir belki de küçük bir yelkenlide, denizle boğuşarak geçirilmiş 2 gün;
kendi filmimizden bir parça olabilir.

Şimdi içimi ürperten bu gitme isteğine karşı koymam gerekiyor.
Çünkü mutluluk paylaştıkça artmıyor, GERÇEK oluyor...


(Dostum Ali'ye ithafen...)