10 Ağustos 2014 Pazar

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Değerli kardeşim,
muhtemelen bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu kullandın.
Çeşitli sosyal medya sitelerinde görüyorum, göğsünü gere gere şuna buna oy vereceğini, ailecek sülalecek oyunuzun rengini açıklıyorsun.
Açıkla elbet, hakkındır. Bununla övünüyor olman ise düşünsel ideolojik boşluğunu duygusal tatminlerle doldurma çabandır.
Açıkla oyunun rengini ancak oyunu verdiğin kişinin ideolojik durumunu sanki bir başka felsefeye aitmiş gibi sunma. Ne kendini kandır ne başkalarını.
Hele ki bunu sosyalist bilinçle yaptığın yalanına, azıcık ideolojik bilgisi olan kişilerin dahi inanmasını hiç bekleme.

Açık ol, net ol; Öncelikle sana sunulan üç adayın ideolojilerini net bir biçimde ortaya koy.
RTE'nin siyasal islamı temsil ettiğini ve siyasal islamın terörizmden başka hiçbir şey üretmediğini bil.
E.İhsanoğlu'nun herhangi bir ideoloji ortaya koyamadığını, söylemlerinin güzellik yarışmasında "Dünya barışı ve kardeşlik" söylemleri üreten yarışmacıdan farkı olmadığını, bu duruşu(!) ile RTE'ye Çankaya yolunda kırmızı halıdan başka bir şey olamayacağını bil.
Ama hepsinden ötede Demirtaş Bey'in duruşunun Kürt milliyetçisi bir duruş olduğunu ve Emperyalist kuvvetlerin açıkladığı yol planlarına, ortaya koyduğu yeni haritalara ve parçalanmış ve kaosa sürüklenmiş bir Ortadoğu'ya hizmet ettiğini bil.
Bunu Marksist-Leninist bir söylem ile "halkların kendi kaderini tayin hakkı" düşüncesi ile yorumlayarak bize sunmaya kalkma. Hele sosyalist bilinçle Demirtaş'a oy vereceğini asla söyleme.
Zira bunu yaparsan Hegel'den başlar, sana Diyalektik Materyalizmi okuyamadığını, her sürecin kendi gerçekliklerini yarattığı, her toprağın kendi tarihselliğinin olduğu gerçeğini hatırlatırım. İçinde bulunduğun ideolojik boşluğu yüzüne çarparım.
Yüzümüze bakarak olmayan bir gerçeği bize sunma. Kendini kandır, bizi kandırma.
Oyunun rengiyle övünüyorsan, önce oyunun renginin tam olarak ne olduğunu bil, sonra açıkla.
Kürt halkını anladığını mı düşünüyorsun? Bir kere de G.Doğu topraklarında dolaş, bir kere de oradan anla.
Yüz yıllardır Devlet-Töre-Aşiret kıskacında kalmış çaresiz hayatları oku ve gör.
Alfabesi kanla yazılmış Mezopotamya topraklarında, birey olabilmenin imkansızlığını bil. Ya aşiretin, ya devletin kölesi olmaktan başka seçeneği olmayan hayatları, beşik kertmeleriyle, berdellerle, kan davalarıyla, töreyle, cinayetle çevrelenmiş, para karşılığı mal gibi alınıp satılan kadınların hayatını anla.
Kadının adının olabilmesinin tek çaresinin dağa çıkmak olduğu, ikinci bir seçeneği asla olmayan, AŞK duygusunun rüyalardaki güzel bir duygu olduğu kadınları anla.
Anla ki oy verdiğin adamın hala daha Feodalitenin kuralları içerisinden geldiğini bil.
18. yy Fransız Devrimi'nin yok ettiği Feodalitenin bu topraklarda hala daha hüküm sürdüğünü bil.
9 tane köy sahibi olan, aşiretler tarafından desteklenen insanların, Feodaliteye savaş açamayacağını, toprak reformunu destekleyemeyeceğini, bu düzenden beslendiğini bil.

Berkin Elvan, Gezi'de vurulup hayatını kaybettiğinde RTE'yi katil ilan eden sen, geçtiğimiz hafta Gazi mahallesinde PKK ve DHKP-C çatışmasında, kalbinden vurularak hayatını kaybeden 16 yaşındaki çocuğun katili olarak kimi ilan ediyorsun?
Yoksa benim katilim iyidir diyerek mi oy veriyorsun?
"İlk turda istediğimiz oranda oy alabilirsek, ikinci turda açılımı ilerletmek için pazarlık şansımız oldukça artar..." diyen Demirtaş'ın amacının Cumhurbaşkanlığı'na adaylık olmadığını, bunun RTE ile pazarlık şansı olduğunu bil.
Bunun aksini Demirtaş ikinci turda çekilip, ikinci tur için seçimi boykot çağrısı yaparsa kanıtlar. Ama bunu yapamayacağını sen de benim kadar iyi biliyorsun.
Verdiğin oyun renginin bir pazarlık unsuru olduğunu bil.
"Açılım" dediğinin bir ABD planı olduğunu bil.
Bunun ikinci İsrail yaratma projesi olduğunu bil.
Iraktan toprak alacaksın, Suriye'den toprak alacaksın, İran'dan toprak alacaksın, Türkiye'den toprak alacaksın ve bir ülke kuracaksın öyle mi?
Aşiretler birliğinden kurulan, petrolden başka geliri olmayan, topraklarını alıdığı tüm komşularıyla savaş halinde, Emperyalistlerin kurduğu "bağımsız"(!) bir Kürdistan'dan mı bahsediyorsun?
Bu bölgede yaşayan; Kürt, Türkmen, Ermeni, Arap vs tüm halklara yapılacak en büyük zulüm projesidir bu.
Ortadoğu'yu daha çok kana bulama projesidir bu.
Petrolü kapitalistlere akıtırken, halkların kanını içme projesidir bu.

Bir de anadilde eğitim sorunu var değil mi?
Sadece bu topraklarda değil, insan hayatının var olduğu her yerde, anadilini özgürce konuşabilmesi, insanın en temel özgürlüklerinden biridir elbet.
Özgürce şarkılarını söyleyemeyen insanların, bu özgürlüklerini ellerinden alanlara karşı verdikleri mücadele her şartta ve her yerde meşrudur.
ANCAK eğitim dilinin her etnik kökene göre şekillendirilmesi, tarihsel süreçte şekillenmemiş, kökü olmayan bir hukuk dilinin yaratılması, hak ve hukuk kavramının toplumdan yok olmasına, toplumun ileriye değil geriye doğru gitmesine, parçalanma ve bölünmeye, ayrışmaya ve sonuç olarak toplumsal çöküşe hizmet eder.
"Devlet" ve "Hukuk" kavramlarını anlayamayanlar, "Adalet"in Hamurabi Kanunlarından bu yana nasıl şekillendiğini okuyamayanlar, anadilde konuşmayı değil ama 'Anadilde eğitim' isteğini bir özgürlük mücadelesi olarak yorumlarlar.
Oysa ki Batı Emperyalizminin parçaladığı Yugoslavya örneği ortadadır.
Kendini Marksist-Leninist çizgide tanımlayanların, Lenin'in Sovyetler Birliği'nde eğitim ve hukuk dilinin Rusça olduğunu bilmemesi ve başka bir dilde eğitime izin verilmemesinin temel sebebinin, sosyalist ülkeyi bölüştüreceği gerçeği olmasını anlamamsı da aynı "Yetmez ama evet"çi, zamane SOLcu(!)larının cehaletinden ileri gelir.
Oysa ki bu arkadaşların gözlerinin önünde bir İran Şah Devrimi sürecinin nasıl bir islam devleti ile sonuçlandığı gerçeği yatmaktadır.
Parçalanan Irak'ın, Emperyalist müdaheleye maruz kalan Suriye'nin içine düştüğü, aşiretler arası vahşi katliamlar gözlerinin önünde sürüp giderken, bakmayı bilmeyen yurdum SOLcuları görmeyi zaten unutmuş durumdalar.
RTE'ye oy verenleri küçük gören bu zamane SOLcuları, bunun ya siyasal islami bir tutumdan, ya çıkar sevdasından, ya da büyük çoğunluğunda olduğu gibi, bu insanların bir paket makarnaya muhtaç olacak kadar sistemin çarklarında ezilmelerinden kaynaklandığını göremiyorlar.
RTE'ye oy verenler hiç değilse kendi bildikleri bir ideoloji veya gerçeklik doğrultusunda oy veriyorlar.

Peki ya sen?
Demirtaş'a oy verirken hangi gerçekliğin peşinden giderek oyunu veriyorsun?
Cırcır böcekleri gibi seçim zamanı politize olan, sonra ortadan kaybolan sözüm ona "sosyalist" arkadaş, soruyorum sen kimsin?
Kimin kopya suretisin?
Şunu asla unutma, tarihte emperyalistleri alt üst eden iki kuvvet olmuştur; bunu yapanlar Bolşevikler ve Anadoluda da Kemalistlerdir.
Ve tarih, ellerinde emperyalistlerin silahlarıyla "özgürlük mücadelesi" verenleri yazmamıştır, yazmayacaktır.
Bu maddenin doğasına, hayatın ve doğanın olağan akışına terstir.
Ellerinde emperyalistlerin silahlarını taşıyanlar, ancak onların çıkarlarına hizmet edebilirler.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde her kime oy verdiysen, bu senin iradendir.
Oyunun rengini bil ondan sonra sağda solda bağırarak ve bununla böbürlenmeye kalkarak kendini tatmin et.
Oy vermeyen kimsenin de sonuçları eleştirme hakkı yoktur.
Proleter şartlar böyle bir seçimi boykot etmeye yönelik değildir.
Kendi ideolojine uygun aday yoksa, kendine en yakın adaya oyunu verirsin, sonra da sana ideolojine uygun aday çıkartamayanlardan hesabını sorarsın.
Politik mücadele bunu gerektirir.

Şimdi aç göğsünü kime oy vereceğini, oy verdiğin kişinin ismiyle değil ama ideolojisiyle bir kez daha bağır...

Benim oyumun rengini sorarsan; "fabrikalar tarlalar her şey emeğin olacak" derim.

Hiç yorum yok: