15 Ağustos 2014 Cuma

Süleyman SEBA: Bir güzel İstanbul Çirkin Kralı

Beşiktaş'ın onursal başkanı, bir İstanbul Beyefendisi Süleyman Seba...

Üniversiteyi kazandığım yıldı.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Maçka'da bulunan Yüksek Diller Fakültesinden çıkmış, Akaretler yokuşu üzerinden aşağıya doğru yürüyordum.
Anne, babamın emekli öğretmen olması ve aynı zamanda ablamın da üniversitede okuyor olması, İstanbul gibi bir yerde öğrencilik geçirecek olan ben için yeterli sürünme sebebiydi.
Bu sebepten bir büyüğümüzün verdiği adreste Aydınlılar Derneği'ni, burs başvurusu yapmak üzere arıyordum.
Süleyman Seba Caddesinden aşağı doğru salınarak giderken bir yandan da elimdeki kağıtta yazılı olan adrese bakıyordum: Süleyman Seba Cad. Numara hebelebe kat 2 daire 3.
Derken bir bakkalın önünde taburede oturmuş çay içen üç kişiyi gördüm.
Belli ki esnaflardı ve adresi bilme ihtimalleri yüksekti.
Elimdeki kağıtla yanlarına yaklaştım.
İyi günler dileyip tam adresi soracaktım ki, oturanlardan birinin Süleyman Seba olduğunu fark ettim ve dondum kaldım.
Herkes suratıma bakıyor ve ne istediğimi anlamaya çalışıyordu.
Ben ise Süleyman Seba'nın suratına bakıp "Süleyman Seba caddesi no bilmem kaçı arıyorum" demenin ne kadar tuhaf olacağı düşüncesiyle donup kalmıştım.
Bir anlık hayatımın gözümün önünden film gibi geçip gitmesinden sonra -buna çocukken çubuklu formayla sokaklarda top koşturmalarım ve "1 2 3 yetmez 4 5 6 olsun, Metin Ali Feyyaz olsun Beşiktaş'ım şampiyon olsun" diye bağırarak tezahüratlarım da dahil- kendimi toparladım ve aradığım adresi söyledim.
Süleyman Bey hiç istifini bozmadan düşünür şekil aldı. Sanki caddenin adı onun adı değil de benim adımdı. Aradığım adresin özel bir yer mi yoksa bir hane mi olduğunu sordu.
Aradığım yerin Aydınlılar Derneği olduğunu, üniversite öğrencisi olduğumu ve burs başvurusu yapacağımı söyledim.
Bunu duyan Süleyman Seba hemen oturduğu yerden doğruldu.
Belli ki bir gencin eğitimi onun için çok önemli ve değerliydi.
Kağıtta yazılı olan numaranın caddenin tam olarak hangi kısmına düştüğünü eliyle gösterdi.
Sonra gülümseyerek ve babacan bir edayla omzuma dokunarak, "Yolun açık olsun evlat" dedi.
Teşekkür edip gülümsedim ve gösterilen tarafa doğru yürümeye başladım.
Belki Aydınlılar Derneğinden burs alamadım ama, bir Beşiktaşlı olarak, üniversite hayatımın başında asla unutamayacağım bir gün yaşamıştım.
Onun gibi bir beyefendi, benim gibi bir genç için her zaman örnek insan modeliydi.

Şampiyon olduktan sonra Semra Özal’ın Çırağan’da vermek istediği şampiyonluk kutlamasına, ‘bu takım halkın takımı ve şampiyonluğu halkı ile birlikte sokakta kutlamalı’ diyen...
Beşiktaş idmanlarını izlemek için halk otobüsüyle idmanlara gelen...
Futbolcuların parasını ödeyebilmek için hayatta tek sahibi olduğu evini ipotek ettiren...
Şampiyonluk kutlamalarını karşı takım yanlış anlamasın diye uçakta yasaklayan...
Yendiğin her önemli maçtan sonra kulüp başkanlarını arayıp üzüntülerini bildiren
gönlü güzel, aklı güzel, ruhu güzel insan Süleyman SEBA.

Elbet senin gibi bir insanı dahi MİT'te yaptığın görevden dolayı suçlayanlar, hakkında asılsız iddialarda bulunanlar, bir bilgi üzerinden yola çıkarak yaptığı yorumlarla kendini dahi ilan eden ahmaklar olacaktır.
Ama biz biliriz ki; hayatta senin gibi duruşu olan insanların sözü neyse özü de odur.





Hiç yorum yok: