26 Mayıs 2008 Pazartesi

Yağız atın kakası seyrek düşer

Çok sevdiğimiz atalarımızın, nacizane laflarından birini işleyeceğiz bugün. Nedir atamızın bu nacizane sözü? Başlıktan da anlayacağınız üzere,orjinal şekliyle; "Yağız atın b.ku seyrek düşer".
Şimdi efenim bu lafın yüklü olduğu manayı, maddi ve manevi olarak inceleyelim. Şöyle ki; fiziksel açıdan baktığımız vakit ki Euklides uzayını kullanmamız gerek ve şart koşulumuzdur, elimizde bir at var ve kendisi hızla koşmakta. Atımızın hızına V(at) metre/saniye diyelim. Atalarımız demiş ki atımız hızlı ise kakası seyrek düşer. Yani V yi arttırdığımız vakit iki kaka arasındaki mesafe artacaktır.
İki kaka arasındaki mesafeyi YOL = HIZ x ZAMAN eşitliğimizi kullanarak bulacağımıza göre, iki kaka arasındaki mesafeye L dersek;
L = V(at) x t(birim zaman) olacaktır. t zamanımız birim zaman olduğundan sabittir. Yani atımızın yağızlık derecesi arttıkça V(at) hızımız artacak ve L -iki kaka arası mesafemiz- de artacaktır. Oynama kızım arkadaşınla dinle burayı... ne diyordum evet, yani neymiş atımızın V hızı arttıkça L mesafemiz metre cinsinden artarmış.
Atalarımız da bu fiziksel olguyu bir cirit oyunu sırasında gözlemleyerek aynı sonuca ulaşmışlardır. Diyalog şöyle gerçekleşmiştir;
Ata1: uy pu peygurler niye pok dökiyiii
Ata2: akkaten bilmez misin be yauv, saklamıştır samanı gekmiştir işte zamanı be yau.
Ata3: yağız atın boku seyrek düşee gari ya ben bi bazara varen gelen...
Buna benzer bişiler işte...
Fakat tanıtladığımız önermenin tersi geçerli değildir. Yani 'seyrek düşmüş dışkıyı, atın makatına sokarsak bu at hızlı koşar' mantığı yanlıştır. 6lı ganyancılara duyurulur, deneyip atı telef etmeyiniz...

Evet bu atasözümüzün maneviyattaki karşılığı ise ayrı bir tartışma konusudur.Buna özet olarak Beşiktaşımızın ilk olarak öne geçtiği her maçı kaybetmesi örneği verilebilir.(Bkz: Beşiktaş - Sivasspor maçını 1-0 dan 1-2 kaybetmiştir.)
Lakin bu atasözü bize bir çok konuda ışık tutmaktadır. Göktürklerin felsefe ve fiziği nasıl yoğurduklarına güzel bir örnek teşkil etmiştir. Zaten biz Türkler acayip de zekiyizdir. At üzerinde ok atabildiğimiz için atlarımız da aynı zamanda koşarken zıçabilir.Yeryüzünde atları da ilk evcilleştiren bizlerizdir. Eskiden yola, ortalığa zıçan atlarımız Türklerin evcilleştirmesi ile önce alaturka tuvaletlere ayakta akabinde de alafranga tuvaletlere oturarak malum dışkılarını serbest düşüşe bırakmaya başlamışlardır.

Evet çocuklar bugünkü dersimizin sonuna geldik. Aldığımız dersi özetlersek; her sakallıyı atanız sanmayın, her lafına da kanmayın. Hadi bakiim bahçeye...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

fiziksel açıdan olayı kanıtlayarak doktara tezini gerçekten hakettiniz sayın demiral sizi tebrik ediyorum. lakin her ne kadar edebi yönününüz kalem parçayayıverircene güçlü gözükse de; olayı manevi yönden ele alırken kullandığınız örneklemeyi yeterince açmamanız, anlamda bölünmelere neden olmuştur. öğrenciler futbol gibi konulara ilgi duyduğundan, dersi takip etmeleri adına -biraz da konuyu dağıtmak adına- yaklaşımınız çok güzel ancak yarım kalan muhabbet çocuklarımızın gözlerindeki intibanızı düşürebilir. Ayrıca at konusuna bu kadar değinmeniz beni ganyan oynadıgınız konusunda da şüphelendirdi. sanırım 5. ayakta yatınca kafayı yediniz ve konuyu derse taşıdınız. eleştirlerime sükunetle yaklaşmanızı diler sizin gibi aydın öğretmenleri hipodromlarda görmek istemeyiz. Saygılarımla

efe dedi ki...

Pek Sayın Bora Beyciğim,
Olayın manevi yönüne mütevvekkil ayrıntılara alenen değinmeyişimdeki genel gaye; mini mini birlere 'gezelim görelim biraz da biz düşünelim' devinimini ulvi bir müessese nidasıyla aşılamak içindir ki bunun özünde yatan gerçeği de şu dörtlükle nacizane zihninize sülf gibi kazımak isterim.
Efenim şöyle ki;
alper tunga öldi mü?
ısız ajun kaldı mı?
ödhlek öçin aldı mı?
emdi yürek yırtılır?

Yani diyor ki;
Sen de yaz yaz yaz
Bir kenara yaz bütün sözlerimi
Unutursam çık karşıma
Göster kendini...

Unknown dedi ki...

sayın efe bey,
yazdıklarınızı bülent ersoy'a tercüme ettirmeden sizinle polemiğe girmeyeceğim. Çünkü güzel edebiyatınız bi yerden sonra karşıdakinin anlayabildiği kadardır. Sürf gibi neyi kazıyorsunuz hem sizi terbiyesiz. seyrek düşen b.kunuzu toplamanın daha zor olduğunu bir kere daha hatırlatmak isterim.