23 Haziran 2008 Pazartesi

Bir mahur gazel

Sokak aralarında koşuşan çocuklar...
Katarlar gibi sıra sıra park etmiş arabalar...
Ve her köşebaşından gelen bir ses...
Bu şehirde bir tek düzelik var.
Birileri böyle istiyor diye değil, eğriler(!) düzelsin diye kendiliğinden oluşmuş bir düzen bu.
Kendini bulmak pek bir zor bu düzende. Kendine ÖZü yaratmak.
Çünkü suyun yönü belli, değirmenin de keyfi yerinde.

Bu şehirde tuzaklar var.
İçine düşenleri farkına vardırmadan kaplayan tuzaklar...
Geceler karanlık, sabahlar serin bu şehirde...
Ve sahil kenarları hep dolu havası güzel günlerde.

Bu şehirde bir koşuşturmaca var.
Martılar motorlardan saçılan simitlerin, kediler anason kokulu sofralardan artan balıkların peşinde.
Sakla beni bulmasınlar
sabaha kadar diyecek, aşk dolu gönüller pek az sanki.

Bu sabah gördüm bir kız bu şehirde.
Kolunda çantası gidiyordu işine doğru.
Önceleri şehrin fertlerinden biriydi de bir anda küçük bir fark çarptı gözüme.
Biraz hızlı gidiyordu bu kız işine.
Kotunun dizlerine geçirmiş iki dizlik, ayaklarında patenler, gidiyor pek bir hızlı.

Dedim mavi yürekler var bu şehirde.
Şehrin tuzaklarına gülüp geçmiş, özgür kalmayı başarmış, umutlu yürekler.
Kendine öz olanı seven ve onunla yaşamayı tercih eden, tutkulu yürekler var.
Ellerin zoruyla yardan geçenlere inat,
Aşkın şarkısını okumuş, sevdalı yürekler...

Hiç yorum yok: